Devlet düzenimiz ve toplum yaşantımız tamamen dış güçlerin dayatmalarına göre şekillenmiştir. Bu dış güçler aslında aynı zamanda düşmanımız olanlardır. Çünkü bundan önceki büyük devletimizi uzun vadeli sinsi planlar kurmuş ve topyekün saldırıp parçalamış olanlar, onlarca büyük bir zafer ve bizce büyük bir mağlubiyet ve utancın ardından yeni küçük devletçiğimize tüm dayatmalarını kabul ettirmişlerdir. Bununla beraber yüzlerce yıl bir arada yaşayıp dilleri, kültürleri, inançları iç içe geçmiş toplumları birbirinden koparıp her birini bir diğerine düşman gösterirken kendilerini de her birine dost göstermeyi başarmıştır. Şöyle bir düşünüp ne kadar şeytani bir düşmanla karşı karşıya olduğumuzu anlamamız gerekir aslında.
Geçenlerde şöyle demiştim:
Bize kim saldırdı?
İngiliz!
Fransız!
İtalyan!
Rus!
Yunan!
Ermeni!
Savaş bitti, biz kimi düşman gördük?
Arab'ı.
Bu işteki tuhaflığı kim açıklayabilir?
https://twitter.com/cgfuzuli/status/1135473686457278464
Devlet yöneticileri halktan tamamen uzaklaşmışlardır. Adam kayırma, torpil, adaletsizlik, ahlaksızlık yayıldıkça yayılmıştır. Bir an önce tedbir alıp dönmezsek bu gidişin sonu olsa olsa uçurumdur.
Toplumun içinden çıkmamış, halkın ve ilgili adaletsizliğin mağdurlarının desteğini ve görüşünü almamış, dışarıdan fonlu, kurucu ve yöneticilerinin hiçbiri mağdurlardan olmayan, nasıl oluyorsa sarayvari binaların mülklerine de sahip olan kurgu STK'lar devlet yöneticilerinin desteğini de arkalarına alarak mağduriyetleri ve adaletsizliği eleştirenleri çete ilan edebilecek edebsizlik seviyesine ulaşmışlardır. Bu sözde STK'lar devlet kurum ve yöneticilerince muhatap kabul edilmekte, halk ve mağdurların görüşme ve katılma talepleri reddedilmekte ya da tamamen görmezden gelinip yok sayılmaktadır.
Uzun uzadıya yazacak zamanım yok. Zaten birçok şey de söylendi ve artık halkın ve önde gelenlerin önemli bir kısmı tarafından gerçekler yani neler olup bittiği az çok görülüyor.
Onun için hemen kendi tedbir ve çözüm önerilerimi sunuyor, sorumluluk duyan herkesin de katkılarını bekliyorum.
- Vekilin aslına efendi olduğu düzene derhal son verilmelidir.
- Siyasetçiler karar alıcı değil uygulayıcı olmalıdır.
- Karar alıcı akademisyen, sanatçı, düşünür, din adamı, çeşitli meslek erbabı gibi toplumun her kesiminin temsilcilerinden müteşekkil bir kurul olmalıdır.
- Herkes her an yargılanabilmelidir.
- Herkes her an hesap verebilmelidir.
- Kimsenin dokunulmazlığı olmamalıdır.
- Zenginliğe mutlaka sınır getirilmelidir.
- Zenginler devlet yönetiminden uzak tutulmalıdır.
- Devlet aklı toplumun her kesiminden insanın fikrini almaya her an açık olmalıdır.
- Tüm devlet sistemi yukarıda sözü edilen kurulun ve halkın görüşleri alınarak hemen yeniden düzenlenmelidir.
Sözü fazla uzatmamak gerek deyip yüzyılın belki en kısa şiirlerinden biriyle de yazıyı tamamlamak istiyorum.