Çok önemli bir konu.
Mevlana bizi bir arada tutan en kıymetli değerlerimizden, mirasımızdan biri. Zaten birliğimiz bozulacağı kadar bozuldu, Mevlana'yı da kaybedersek darmadağın oluruz.
İnternette ufacık çocuklar her gün defalarca Mevlana'yı kötüleyen iftiralarla karşılaşıyor. Devlet buna karşı acilen tedbir almalı. Köşe yazarları yazılar yazmalı. Akademisyenler tv'de halkı bilgilendirmeli. Derhal bir kültürümüzü, mirasımızı koruma kanunu çıkarılmalı. Bir gün yok olup gidecek taş yapılardan bahsetmiyorum. Düşünce, kültür, inanç, ahlak temelli asıl kalıcı olan gerçek mirasımızdan bahsediyorum. Fitne çıkaran, fitneye ortak olan kişi, kuruluş, basın yayın organı, tv, gazete, internet sitesi, her kim ve ne olursa olsun ağır cezalar verilmeli, gerekirse dili kesilmeli. Bir binanın temeline bomba koyan birini hapse atmaz mısınız? Öyleyse toplumun temeline bomba koyanı ne yapmalı?
Bir sayfadaki iftiraya verdiğim cevabı ve ilgili saçmalığın linkini veriyorum:
Cerrah Güner Fuzûlî: Zamanımızın en büyük ajanlık faaliyeti aracı "internet" yoluyla zaten kıt bilgiye sahip ya da tamamen bilgisiz toplumları (özellikle de Müslümanları) aslından uzaklaştımak ve yolundan saptırmak için her türlü fesadı yayıyorlar. Yukarıda okuduğum yorumlar yalan yanlış uydurmalarla dolu. Şimdi zamanım yok, olunca bir iki şey eklemek istiyorum.
Cerrah Güner Fuzûlî: Son yıllarda bırakın Mevlana'nın Mesnevisini, hayatında hiç kitap okumamış kişilerin Mevlana hakkında ileri geri konuşmaları, ona düşmanlık beslemeleri, Moğol ajanı diye anlatmaları ve benzeri bir takım şeylerle bizzat karşılaştıkça hayretler içinde kalıyorum. Bunların içinde Türkçü olanlar da var dindar olan da. Önemli bir bölümü Osmanlı padişahlarıyla övünür, onları evliya olarak görür. Bir kere şunu bilelim ki Mevlana'nın eserleri özellikle de Mesnevi Osmanlı zamanında medreselerde okutulan en temel kaynaklardandı. Osmanlı padişahları Mesnevi'yi adeta ezbere bilirdi. Büyük Osmanlı şairleri arasında Mevlana'dan etkilenmemiş olan belki bir tane bile yoktur. O zamanda padişahlar da dahil insanlar üç dil biliyordu. Birçok bilim dalını öğreniyordu. Dini daha doğru bilip yaşıyorlardı. Şimdiki zamanın müslümanlık iddia edip Kuran'ı dahi okumayan dindarları bir düşünsünler kendileri mi daha iyi biliyor olabilir öncekiler mi. Fatih'i çok sevdiğini iddia edenler aşağıda linkini verdiğim gazelini okusalar onu kafirlikle itham edebilirler. Şeyhülislam Yahya'nın
Mescidde riyâ-pîşeler etsinler ko riyâyı
Meyhaneye gel ki ne riyâ var ne mürâyi
beytini okusalar belki ona da kâfir derler.
Bir de Tasavvuf diye, şöhret ve para düşkünü belki de ajan olan bazı yazarların adındaki kelimelerden biri "Aşk" olan romanlarını okuyanlar var. Orada burada saçma sapan sözler paylaşıp(!?) altına Mevlana, Şems adını koyanlar olduğunu gördükçe ilk başlarda bir anlam verememiştim fakat sonradan anladım ki bu sözleri o kitaplardan alıyorlarmış gerçekten Şems'in, Mevlana'nın sözü zannederek. Mevlana okuyacaksanız Mesnevi okuyun Fih-i Mafih okuyun roman değil. Tasavvuf okuyacaksanız Kuşeyri Risalesini, Attar'ı, Mevlana'yı, Kuran'ı, İncil'i, Tevrat'ı ve bunun gibi asıl kaynakları okuyun.
Dikkatli olalım!
Oyun çok sinsice ve alçakça oynanıyor. Mevlana bizim en kıymetli ortak değerlerimizden biri. Bizi bir arada tutan ortak değerlerden birinin kırılması demek, birliğimizin bozulması demek. Amerika'daki hocanın bedduasına dikkat etmediniz mi? "Birlikleri bozulsun" diyordu. Aralarına sızmak ve birlik bozmak en eski ve sinsi yahudi oyunlarındandır. Bunu da Mesnevi'de okuyabilirsiniz.
Mesnevi'de geçen müstehcen hikayeler ve kadınlarla ilgili söylenenlere gelince. Tıpkı Kuran'da, İncil'de ve birçok temel kaynakta oldu gibi semboller sık başvurulan anlatım yollarından biridir. Orada önemli olan anlatılmak, açıklamak istenen şeydir. Sembole takılırsak asıl mevzuyu kaçırırız. Trafik lambasına kafayı takarsak yolumuza gidemeyiz. Hastayı muayene ve tedavi eden doktor hastanın orasından burasından utansa, yarasından beresinden tiksinse vay o hastanın haline. İlimde ve bilimde ayıp olmaz.
Bununla beraber "Kadın, Hak nurudur, sevgili değil; sanki yaratıcıdır, yaratılmış değil" sözü de Mesnevi'de geçmektedir. "O adamın kendisini karısına teslim etmesi, kadının istek ve itirazını Hakk’ın emri bilmesi" sözü de Mesnevi'de geçmektedir. Mesnevi'de kadın da erkek de semboldür. Amaç insanın ruhsal gelişiminin, temizliğinin, kötüden uzaklaşıp iyiye yönelmesinin sağlanmasıdır.
Not: Bu yazıyı ve yorumları daha önce yazdım fakat bugün durumun çok daha kötüye gittiğini gördüğüm için buraya da ekledim.
Fatih'in Gazeli:
Bağlamaz firdevse gönlünü Kalâtâ'yı gören
Servi anmaz anda ol serv-i dil-ârâyı gören
Bir Firengî şîveli Îsâyî gördüm anda kim
Lebleri dirisidir dir idi Îsâyı gören
Akl ü fehmin dîn ü îmânın nice zabt eylesin
Kâfir olur hey müselmanlar o tersâyı gören
Kevseri anmaz ol içdiği mey-i nâbı içen
Mescide varmaz o vardığı kilisâyı gören
Bir Firengî kâfir olduğun bilirdi Avnîyâ
Belin ü boynunda zünnâr ü çelîpâyı gören
Avnî (Fâtih Sultan Mehmed)
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=2860307151373&set=a.2860306311352.149099.1370495054