Osmanlı şairi Hayâlî gazeli - Hatt-ı miskînin lebinde anber-i sârâ satar

Kâbe’de bir Habeş çocuğu

Tek tek şiirlerini okuyup üzerinde düşünmeye belki bir ömrün yetmeyeceği kadim şairlerimizden biri de Hayâlî’dir. Balıklar denizin içindedirler fakat denizden habersizdirler manasındaki meşhur “O mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler” dizesi onundur. Gösterişsiz, kalenderâne, sade yaşantısı gibi, şiir sanatında sadelikle zirveye çıkmasıyla, dünyanın en iyi şairleri arasında sayılsa yeridir. İşte onun şaheser gazellerinden biri:

  1. Hatt-ı miskînin lebinde anber-i sârâ satar
    Ruhların mihr ü mahabbet benlerin sevdâ satar
  2. Îdgehde sen dükkân açtın sulu şeftaliye
    Nâr-ı hasretle yanıp âşıkların eyvâ satar
  3. Dilde peykânından ayrılmaz hayali hâlinin
    Gûyiyâ tıfl-ı Habeşdir Kâbe’de hurma satar
  4. Çarh-ı gerdûn mâh-ı nev na'liyle oldu müşterî
    Leblerin bâzâr-ı hüsn içre görüp helvâ satar
  5. Rindler vardır harâbât içre bir sâgar meye
    Taht-ı Cemşîdi girev kor efser-i Dârâ satar
  6. Gûşe-i bî-tûşe-i fakr içre bir kemter gedâ
    Vakt olur kim pâdişâh-ı dehre istiğnâ satar
  7. Yûsuf-i Mısr-ı belâgatdir Hayâlî dostum
    Anın içün kendiyi kıymetle bîpervâ satar

*             *             *             *             *

  1. Dudağının kenarındaki misk kokulu tüyler saf anber satar. Yanakların sevgi ve aşk, benlerin (kara) sevda satar.
  2. Sen bayram yerinde dükkân açtın da âşıkların sulu şeftaliye nar gibi hasretle yanarken eyvahlar edip ayva satar (eski şiveyle eyvâ diye bağırırlarken aslında eyvah ederler).
  3. Gönülde beninin hayali okundan ayrılmaz. Bu haliyle Kâbe’de hurma satan Habeş (Etiyopya) çocuğuna benzer.
  4. Dönüp dolaşan felek (gök, evren, galaksi) yeni ayı (hilal) terlik yapıp giydi geldi de güzellik pazarında helva satan dudaklarını görüp müşteri (Jüpiter) oldu.
  5. Meyhanenin dünyadan geçmiş öyle müdavimleri vardır ki, bir kadeh şarap için Cemşid'in tahtını rehin bırakır, Dârâ'nın tacını satar.
  6. Azıksız fakirlik köşesinde zavallı garip bir yoksul, gün gelir zamanın padişahına tokgözlülük dersi verir.
  7. Dostum! Hayâlî söz bilgeliği Mısırının Yusuf’udur. Onun için hiç çekinmeden kendini yüksek fiyatla satar.

Pazar, eski edebiyatımızda çokça kullanılan kavramlardandır. Genel olarak her şeyin birbiriyle bir alışveriş, bir iletişim halinde olduğunu, çalışıp çabalamayı, her şeyin bir karşılığı olduğunu, ne ekilirse onun biçileceğini temsil eder. “Kim zerre kadar iyilik yaparsa karşılığını görür. Kim de zerre kadar kötülük yaparsa karşılığını görür.” (Zilzâl 7-8) ve “Allah inananlardan mallarını ve canlarını cennet karşılığında satın almıştır.” (Tevbe 111) ayetlerinden mülhem olduğu düşünülebilir. Mevlana da Mesnevisinde “Bu kıymet bilmezlerin dükkânından vazgeç, yücel. Allah satın alır ihsanının dükkânına gel!” demektedir. Şair geniş hayal gücüyle bu gazelde baştan sona pazarın çeşitli hallerini tasvir ederek adeta bütünlük içinde dönüp dolaşan bir kâinat resmi çizmiştir.

Üçüncü beyitte gönül yani kalbin Kâbe’yle bir arada anılması, Allah’ın evinin müminin kalbi olduğu fikrini çağrıştırmaktadır. Enfal suresi 2. ayeti “İnananlar ancak, Allah anıldığı zaman kalpleri titreyen, kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.” şeklindedir. Bir hadiste de bu durum “Ben göklere ve yere sığmam, fakat inanan kulumun kalbine sığarım.” biçiminde anlatılmıştır. Yunus’un da aynı manada, bir gönüle girmenin bin kere Hacca gitmeden üstün olduğunu söyleyen güzel bir dörtlüğü vardır.

Kalpteki okun Kâbe’deki Habeşli çocukla bir arada anılıp birbirine benzetilmesi de aşığın yani inananın halini tarif etmektedir. Ok doğru ve incedir. Belalar doğrunun başından eksik olmadığı gibi, hedefe ulaştıran da gene doğruluktur. Temiz kalpli, saf Habeşli yeni yetme bir çocuk da Afrika ırklarının bazılarında olduğu gibi ince, uzun ve düz bir boya sahiptir. Okun ve çocuğun inceliği arınmışlık, terk etme, aşktan yeme içmeden kesilme, ilimde, sözde, şiirde, sanatta, halde incelme gibi kavramları temsil etmektedir. Hurmanın bene benzetilmesi ise O’nun cefasının bile hurma gibi lezzetli olduğu manasındadır.

Not: Bu yazı 11 Aralık 2016 tarihinde MİLAT Gazetesinde yayımlanmıştır.

Gizlilik Bildirimi
Gizlilik Bildirimi

Kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Çerez kullanımına izin vermek için lütfen tıklayın.